Kor ona
İki buçuk yaşında oğluma, on gündür neden dışarı çıkmadığımızı, onu niçin parka götürmediğimi anlatmayı başaramıyorum. Her gün aynı diyalog :
_Baba hadi payka gidelim.
_Gidemeyiz oğlum, adamlar salıncağı,kaydırağı götürmüşler,tamir ediceklermiş. Geri getirsinler,o zaman gideriz.
_O zaman öteki payka gidelim.
_Öteki parkın da salıncaklarını sökmüşler, yenisini getiriceklermiş.
_Belki getiymişleydiy.
_Yok. Ben arayıp sordum,getirmemişler.
_O zaman paykın oydaki havuza gidelim. Öydekleye eppek atayız.
_Bugün ördekler hasta olmuş. Anneleri dışarı salmamış. Havuza göndermemiş onları. Sonra gideriz…
_İiieeaağğgyyhhhhh… (Ağlıyor yüksek sesle)
Her gün böyle geçiyor. Dayanamayıp bir mektup yazdım. Yarın yüz tane fotokopi çektirip,sokaklara bırakacağım. İllaki eline geçer ve okur :
Sevgili Corona ;
Güzel kardeşim! Stop. Bir haftayı geçti çocuğuma yalan uyduruyorum. Stop. Senin yüzünden oğlumun gözünde sahtekar bir babaya dönüştüm. Stop. Bence daha fazla zorlama, ağzını burnunu dağıtmadan ortadan kaybol! Stop. Mektubuma burada son verirken, küçüklerinin de, büyüklerinin de canı cehenneme ! Stop.