Ceza hukukunda uzlaştırma
Mahkemelerimizin iş yükü, ülkemizde yaşanan sosyolojik, ekonomik, psikolojik ve benzeri problemlerden ötürü bireyler arası uyuşmazlıklar ile orantılı olarak bir hayli arttı. Bu nedenle hukuki sorun yaşayan vatandaşlar her ne kadar “geç gelen adalet, adalet değildir” sözü ile hareket etseler de işlemler istedikleri hızda gitmediğinden hayal kırıklığına uğramaktalar.
AİHS’nin 6. maddesinde düzenlenen “adil yargılanma hakkı” ilkesinin en önemli alt ilkelerinden birisi makul sürede yargılanma hakkıdır. Dolayısıyla uyuşmazlıkların makul sürede çözülerek yagılamanın bitirilmesi devletler için bir görevdir. Oysa Türkiye de dâhil olmak üzere hemen hemen her ülkede mahkemeler ağır iş yükü altında bulunmaktadırlar.
İşte bu sebeplerle mahkemelerin iş yükünü biraz olsun hafifleterek ihtilafı hızlıca çözebilmek için Türk Hukukunun birçok alanında alternatif çözüm yolları üretilmiş ve yasalaşmıştır. Bu kapsamda, ceza muhakemesinde uzlaşma (CMK m.253), hukuk muhakemesinde arabuluculuk gibi, Vergi Usul Kanunu, Avukatlık Kanunu, Futbolda Tahkim Kanunu ve Tüketicinin Korunması Kanunu ile uzlaşma benzeri kurumlar kabul edilmiştir.
Genelde mağdurların isteği, şüphelinin en ağır cezayı alması, yaptıklarının bedelini ödemesi olduğundan ve maalesef, günümüz şartlarında yargı sujelerine pek güvenmediklerinden uzlaştırma işlemlerine de pek güvenmeseler de aslında zararının kısa yoldan giderilmesi, şüphelinin yaptırım altına alınması ve bir hayli yorucu ve yıpratıcı olan mahkemeler ve adliye koridorlarında vakit geçirilmemesi adına çok önemli ve verimli bir alternatif çözüm yolu olan uzlaştırmaya kısaca göz atalım;
CMK m.253’te uzlaştırma kapsamında kalan suçlar sıralanmıştır. Bunlar: soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlı suçlar (CMK m. 253/3’ e göre “Soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı olsa bile, etkin pişmanlık hükümlerine yer verilen suçlar ile cinsel dokunulmazlığa karşı suçlarda, uzlaştırma yoluna gidilemez.”.), şikayete bağlı olup olmadığına bakılmaksızın TCK’da yer alan kasten yaralama, taksirle yaralama, tehdit, konut dokunulmazlığının ihlali, iş ve çalışma hürriyetinin ihlali, hırsızlık, güveni kötüye kullanma, dolandırıcılık, suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi, çocuğun kaçırılması ve alıkonulması, ticari sır, bankacılık sırrı veya müşteri sırrı niteliğindeki bilgi veya belgelerin açıklanması, mağdurun veya suçtan zarar görenin gerçek veya özel hukuk tüzel kişisi olması koşuluyla, suça sürüklenen çocuklar bakımından ayrıca, üst sınırı üç yılı geçmeyen hapis veya adli para cezasını gerektiren suçlar ve diğer kanunlarda açık hükümle uzlaştırma kapsamında olduğu belirtilen suçlar.
Sayılan suçlar söz konusu olduğunda ve kamu davanın açılması için yeterli şüphenin bulunması halinde soruşturma dosyası, uzlaştırma bürosuna gönderilir. Büro tarafından görevlendirilen uzlaştırmacı, şüpheli ile mağdur veya suçtan zarar görene uzlaşma teklifinde bulunur. Şüpheli, mağdur veya suçtan zarar gören, kendisine uzlaşma teklifinde bulunulduktan itibaren üç gün içinde kararını bildirmediği takdirde, teklifi reddetmiş sayılır.
Uygulamada, uzlaştırma görüşmeleri sırasında mağdur veya suçtan zarar gören ile şüpheli, uzlaştırmacıyla yaptıkları samimi görüşmelerin karşı tarafla paylaşılıp paylaşılmayacağından şüphe ettikleri için açıkça konuşamamaktadırlar. Ancak bu hususta hiçbir tereddütleri olmaması gerekir. Keza soruşturmanın gizliliği ilkesi uzlaştırma görüşmeleri hakkında da geçerli olup uzlaştırma bürosu da görevlendirilen uzlaştırmacıya bu ilkeyi hatırlatır ve ihlalinin cezai sonuç doğuracağı konusunda bilgilendirir.
Uzlaştırma görüşmelerinde mağdur veya suçtan zarar görenin “mağduriyet hissinin yatışması ve kendini daha iyi hissetmesi, hak kaybının telafi edilmesi” için şüpheliden yapmasını istediği edimleri belirlemesi ve şüphelinin bu edimleri kabul etmesi beklenir. Örneğin taksirle yaralama sonucu mağdurda oluşan zararın tazmini açısından bir miktar ödeme alınması veya özür dilenmesinin istenmesi gibi.
Uzlaştırmacı, soruşturma dosyasındaki belgelerin suretlerinin kendisine verildiği tarihten itibaren 30 gün içinde müzakereleri sonuçlandırmalıdır. Ancak bu süre yeterli olmadığı takdirde, Cumhuriyet savcısı talep üzerine veya re’sen en çok 20 gün daha ek süre verebilir.
Tarafların uzlaşmaları halinde, usulüne uygun olarak hazırlanan uzlaştırma raporunun hukuki sonuç doğurabilmesi ve bu bağlamda İİK’nun 38.maddesi anlamında ilam niteliğini haiz belge sayılabilmesi için raporun Cumhuriyet savcısı tarafından denetlenerek onaylanması gerekir. Cumhuriyet savcısı, uzlaşmanın, tarafların özgür iradelerine dayandığını ve edimin hukuka uygun olduğunu belirlerse raporu veya belgeyi mühür ve imza altına alarak soruşturma dosyasında muhafaza eder. Fail uzlaşılan edimi anlaşmaya uygun olarak yerine getirdiği takdirde, Cumhuriyet savcısı kovuşturmaya yer olmadığına dair kararla soruşturmayı sonlandırır. Eğer taraflar, uzlaşılan edimin tek seferde değil de taksitle ya da bir süre sonra ifa edilmesini kararlaştırırlarsa Cumhuriyet savcısı, edimin kararlaştırılan şekilde ifasını bekler. Edimin henüz ifa edilmediği bu gibi durumlarda Cumhuriyet savcısı, kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verir. Bu süreçte edim gereği gibi ifa edilmezse kamu davası açılır; gereği gibi ifa edilmesi durumunda ise kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilir. Kovuşturma aşamasında varılan uzlaşma konusu edimin taksitle ifa edilmesi halinde bu süreçte sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilirken tek seferde ifa edilmesi durumunda ise kamu davasının düşmesine karar verilir.
Selin Hande Cömert
Avukat
selinhandecomert@hotmail.com