Duyumlar öyle ki komşumuz Yunanistan, önümüzdeki yıl için biraz daha el yükseltmeyi düşünüyormuş.
Geçtiğimiz yıl başlattığı Sakız, Midilli, Rodos, Sisam (Samos), İstanköy (Kos), Kızılhisarlı (Meis) Patmos, (Leros), Kilimli (Kalimnos) ve Sömbeki (Simi) adaları için uyguladığı kapı vizesi süresini uzatmayı planlıyorlarmış.
Bunun için biraz, bitirdiğimiz yıl 2024’ü hatırlamak lazım sanki.
Kapı vizesi diye isimlendirilen uygulamanın aslında kapı vizesiyle hiç bir ilgisi yok.
Kapı vizesi denen şey gümrüğe gider pasaportunu verir geçersin diye anlaşılıyor.
Oysa ki hikaye hiç de öyle değil.
Gitmeyi düşündüğünüz tarihten en az bir hafta önce, bir tek annemizin nikah tarihini belgeleyen evrağın istenmediği, dosyalar dolusu evrağı teslim etmek zorundasınız.
Yaklaşık olarak da bi 100-150 € arasında bir masrafınız yanında, € bakiyeli bir hesap extresi de olmazsa olmazı.
Tüm evraklar teslim edildikten sonra, şartlarınız uygun bulunursa, lütfedip bir defalık, yani bir giriş çıkışlık (Bir hafta) vize alabiliyorsunuz.
İşte şu anda, bu sürenin uzatılması konusunda çalışma yapılıyormuş.
Vay be…
Yaşadığımız kasaba olan Bodrum halkı, belki de bir Yunanistan bölgesi olan Kos adasına en fazla ziyarete giden halktır.
Gerek kapı vizesiyle gerekse normal vizelerle yıllardır hasretini çektiğimiz vatan toprağına geçer gibi akın akın karşıya geçeriz.
Bu hızımızla Karaova’ya kavurma yemeğe gitsek vallaha mahalle halkı ihya olur!
Neyse konumuz bu değil…
Gitmemize sebep durumlar her ne kadar tarafımızdan oluşturulsa da çekilen eziyete değer mi bilmem.
Gidip gelenler konuya hakim olsa da, ben yine de henüz bir Yunan adasına gitmemiş, gidebilmek için seferber olan vatandaşlarımızı biraz bilgilendirmek isterim; özellikle de Kos’a gitmek isteyenleri.
Tekneler iki ayrı limandan saat 9.00-9.30 arasında hareket eder,
Normal tekneyle yaklaşık bir saat katamaranla giderseniz yarım saat sürer fakat, hiç birşey değişmez. Tüm tekneler birbirine yakın saatte Kos gümrüğünde olur.
Bodrum’dan Kos adasına hergün (en az 7-8 ay) 2 bin kişi seyahat eder.
İşte bütün olay burda başlar.
Yaklaşık son 20-25 yıldır defalarca giden biri olarak Kos gümrüğüne ulaştığımızda gemiden anons gelir: “Kos gümrüğünde yaşanan yoğunluk dolayısıyla bilgi gelene kadar tekneden ayrılmayınız.”
Yarım saatte ulaştığınız Kos gümrüğünde teknede, mülteci modunda bekleme süreniz asgari bir saattir.
Sürenin sonunda gemiden koşar adımlarla sıcakta gümrük sırasında yerinizi kapıp geçireceğiniz bir saatlik süreye gelmiştir sıra.
Düşünün 9’da Bodrum’dan çıktınız, saat 10’da adaya geldiniz, 11’e kadar teknede beklediniz, 12’de nihayet gümrükten geçme başarısını gösterdiniz, saat 4’te geri döneceksiniz, kaptan en geç 3.30’da teknede olmanızı söyledi, girişte yaşadığınız gümrük sendromunu tekrar yaşayacağınızı varsayarsak (bu yarım saat gibi biraz daha kısa sürüyor) en geç 3’de gümrüğe gelmeniz lazım.
Bu da şu demek oluyor; saatler süren ulaşım çabası sonrası adada geçireceğiniz süre yaklaşık üç saat.
Tüm çaba bir bardak kahve içmek, iki lokma bişeyler yiyebilmek için.
Bu anlattığım günü birlik gidip gelenler için, kalıp bir kaç gün geçirecekler için durum biraz daha farklı olabilir.
Oysa ki biz bu adanın varoluş sebebiyiz.
40 bin civarında nüfusa sahip bir bölgeye her gün yaklaşık 2 bin kişi gönderiyoruz.
Gümrüğe gelince mülteci muamelesi görüyoruz.
Oysa ki çözüm o kadar basit ki.
Yıllardır gidip gelen biri olarak, gümrük memuru sayısını bir türlü arttırmıyorlar.
İki memur bizlere (yani Türklere), iki tane de AB üyesi vatandaşlara hizmet veriyor.
Bizim gümrükte bile 4 memurla çok hızlı hizmet veriliyor.
Yunan yöneticileri süreyi uzatmayı düşündükleri kadar gümrük memuru sayısını arttırmayı da düşünürler mi acaba?
Eğer böyle bir bütçeleri yoksa, bizim adaya yolcu taşıyan feribot işletmelerine düşüyor iş. Bi sponsor olun, şu gümrüğe iki eleman daha alsın Kos’lular da şu ızdarap bitsin.
Madem bu insanları oraya kaçırdık, bari iki saat daha fazla zaman geçirmelerini sağlayalım da size daha fazla ekonomik katkı bize de deniz ürünleri tüketimi konusunda verilecek brifingin dışında, bir Avrupa ülkesinde hayat nasıl, insanlık nasıl, sevgi-saygı nasıl işliyor, ahlak ne durumda görmüş,öğrenmiş olur-uz-lar.
Saygılarımla
18 Kasım 2024